21 Mayıs 2014 Çarşamba

Sizin “çift efsaneniz” var mı?



Bir kadın ve bir erkek bir şekilde karşılaşır, tanışır/tanıştırılır, bakışlar birbirine değer ve o an iki taraf da karşılıklı çok hafif (ya da belki de oldukça şiddetli) bir elektrik akımına maruz kalır. Bu duruma halk arasında “çarpılma” da denir. Bu bakışlarla başlayan akım alışverişi bir süre daha artarak devam eder ve bu çarpılmadan bir “çift” doğar ise, ilk bakışmayı ve takip eden olayları kapsayan bir kısa hikaye ortaya çıkar. İşte bu hikaye, o çiftin “efsanesi” olur.

Çiftin efsanesi büyülü bir hikayedir aslında... Her hatırlayışta aynı duyguları tekrar hissettirir, başkalarına anlatılırken her ayrıntı pek canlıdır hafızada, dinleyenler de film izler gibi kaptırır kendini... Bu efsanenin aynı zamanda çok önemli bir işlevi vardır: Birleştiricidir ve iyileştiricidir; mıknatıs gibi, her derde deva merhem gibidir. En eski, en biyolojik, en kimyasal zamanlardan kalmadır; formülü sır gibi saklıdır. Efsane; onu yaşayanların zihnine, yüreğine, ruhuna öyle bir yerleşir ki, Excalibur gibi, onu oradan sahibinden başkası söküp çıkaramaz. Ancak bir tarafın yüreğinden ve ruhundan tamamen çıktığı zaman, diğerinin de bağları gevşer, efsanenin büyüsü kaybolmaya başlar. Bir süre sonra da zihinlerin bir köşesine bulanık ayrıntılarıyla sığınmış bir mülteci gibi kalır...


Bir efsanesi olan çiftler, ilişkiye baştan avantajlı başlar aslında. Bu avantajın kıymetini bilmek, efsanelerine iyi bakmak, arada tozunu alıp parlatmak ilişkinin ömrünü uzatır. Bir ilişkinin doğuşunda ve ilk çocukluk yıllarındaki o mucizevi anlar, ilişkiyi bulutlar kapladığında hatta bazen şimşekler çaktığında bile bir yaz yağmuru gibi iner çiftlerin üzerine... Belki saniyeler sürebilecek flashback'ler, damarlarındaki kanın kimyasını birden değiştirmeye yeter. İliklerine kadar ilk tanıştıklarında hissettikleri duygularla ıslanan çiftlerin arasında gökkuşağı bile çıkar.


Eğer bir efsanesi olan bir çiftseniz, şanslı olduğunuzu bilin. Bu efsaneye dört kolla sarılın, koruyun, kollayın. Çünkü efsaneniz; ilişkinizi ektiğiniz topraktır, sizi tutar, köklerinizi besler, kurusa da çatlasa da hep oradadır, bir sularsınız yine eski haline gelir. Hele de arada bir gübreleyebilirseniz, kimyasal açıdan daha da zengin, daha güçlü bir toprağınız olur. Efsaneniz zenginleşir, hikayenize yeni ayrıntılar katarsınız.


Ancak daha önce de dediğim gibi, çift efsanesi ancak iki kişinin ilgisi, özeni ve korumasıyla canlı kalır. Efsaneye sahip olmak bir şans olduğu kadar, belki de bu kadar özel olmasından dolayı biraz da kutsal bir sorumluluktur ve oluştuğu anda iki kişinin omuzlarına yüklenir. İster alır gururla taşırsınız ister ağırlığına dayanamayıp omuzlarınızı şöyle bir silkersiniz. Uzun zaman ihmal etmeye gelmez; çok hassastır bu çift efsaneleri... Küstürürseniz, önce ayrıntıları terk eder sizi ve anlatırken bir bakarsınız, artık dinleyenlerin gözleri sizden ışık alamadığı için parlamıyor. Bir süre daha unutursanız, o büyülü kimyası da buharlaşır gider. O bir zamanların bereketli toprağı, ilişki ağacınızı artık daha sık çıkan fırtınalarda daha ne kadar sıkı tutar, bilinmez...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder