Bir
kadın ve bir erkek bir şekilde karşılaşır,
tanışır/tanıştırılır, bakışlar birbirine değer ve o an iki
taraf da karşılıklı çok hafif (ya da belki de oldukça şiddetli)
bir elektrik akımına maruz kalır. Bu duruma halk arasında
“çarpılma” da denir. Bu bakışlarla başlayan akım alışverişi
bir süre daha artarak devam eder ve bu çarpılmadan bir “çift”
doğar ise, ilk bakışmayı ve takip eden olayları kapsayan bir
kısa hikaye ortaya çıkar. İşte bu hikaye, o çiftin “efsanesi”
olur.
Çiftin
efsanesi büyülü bir hikayedir aslında... Her hatırlayışta aynı
duyguları tekrar hissettirir, başkalarına anlatılırken her
ayrıntı pek canlıdır hafızada, dinleyenler de film izler gibi
kaptırır kendini... Bu efsanenin aynı zamanda çok önemli bir
işlevi vardır: Birleştiricidir ve iyileştiricidir; mıknatıs
gibi, her derde deva merhem gibidir. En eski, en biyolojik, en
kimyasal zamanlardan kalmadır; formülü sır gibi saklıdır.
Efsane; onu yaşayanların zihnine, yüreğine, ruhuna öyle bir
yerleşir ki, Excalibur gibi, onu oradan sahibinden başkası söküp
çıkaramaz. Ancak bir tarafın yüreğinden ve ruhundan tamamen
çıktığı zaman, diğerinin de bağları gevşer, efsanenin büyüsü
kaybolmaya başlar. Bir süre sonra da zihinlerin bir köşesine
bulanık ayrıntılarıyla sığınmış bir mülteci gibi kalır...
Bir
efsanesi olan çiftler, ilişkiye baştan avantajlı başlar aslında.
Bu avantajın kıymetini bilmek, efsanelerine iyi bakmak, arada
tozunu alıp parlatmak ilişkinin ömrünü uzatır. Bir ilişkinin
doğuşunda ve ilk çocukluk yıllarındaki o mucizevi anlar,
ilişkiyi bulutlar kapladığında hatta bazen şimşekler çaktığında
bile bir yaz yağmuru gibi iner çiftlerin üzerine... Belki
saniyeler sürebilecek flashback'ler, damarlarındaki kanın
kimyasını birden değiştirmeye yeter. İliklerine kadar ilk
tanıştıklarında hissettikleri duygularla ıslanan çiftlerin
arasında gökkuşağı bile çıkar.
Eğer
bir efsanesi olan bir çiftseniz, şanslı olduğunuzu bilin. Bu
efsaneye dört kolla sarılın, koruyun, kollayın. Çünkü
efsaneniz; ilişkinizi ektiğiniz topraktır, sizi tutar, köklerinizi
besler, kurusa da çatlasa da hep oradadır, bir sularsınız yine
eski haline gelir. Hele de arada bir gübreleyebilirseniz, kimyasal
açıdan daha da zengin, daha güçlü bir toprağınız olur.
Efsaneniz zenginleşir, hikayenize yeni ayrıntılar katarsınız.
Ancak
daha önce de dediğim gibi, çift efsanesi ancak iki kişinin
ilgisi, özeni ve korumasıyla canlı kalır. Efsaneye sahip olmak
bir şans olduğu kadar, belki de bu kadar özel olmasından dolayı
biraz da kutsal bir sorumluluktur ve oluştuğu anda iki kişinin
omuzlarına yüklenir. İster alır gururla taşırsınız ister
ağırlığına dayanamayıp omuzlarınızı şöyle bir silkersiniz.
Uzun zaman ihmal etmeye gelmez; çok hassastır bu çift
efsaneleri... Küstürürseniz, önce ayrıntıları terk eder sizi
ve anlatırken bir bakarsınız, artık dinleyenlerin gözleri sizden
ışık alamadığı için parlamıyor. Bir süre daha unutursanız,
o büyülü kimyası da buharlaşır gider. O bir zamanların
bereketli toprağı, ilişki ağacınızı artık daha sık çıkan
fırtınalarda daha ne kadar sıkı tutar, bilinmez...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder